Röportaj Transkripti
Dr. Gözde Pişkin: Sayın Prof. Dr. Sinn, Röportaj talebimize olumlu yanıt verdiğiniz için size teşekkür ederiz. Size sormak istediğimiz birkaç sorumuz var. Öncelikle, bize kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz? Prof. Dr. Arndt Sinn: Çok teşekkür ederim, davetiniz için en içten teşekkürlerimi sunarım. Burada bulunmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Ayrıca bu ilginç soru için de teşekkür ederim, çünkü insan nasıl profesör olur, değil mi? Evet, ben eski Doğu Almanya’da (DDR) büyüdüm. 1989’da Berlin Duvarı yıkıldığında bambaşka imkânlar ortaya çıktı Bu yeni imkânlar arasında ben de hukuk okumaya karar verdim. Yani bir toplumun nasıl işlediğini, uyuşmazlıkların nasıl çözüldüğünü anlamak için hukuk okumayı seçtim. Böylece hukuk eğitimime başladım ve hukuk bilimine olan sevgimi keşfettim. 1995 yılında birinci devlet hukuk sınavımı (Erstes Staatsexamen) tamamladım. Ardından, bugün hâlâ hocam olan Prof. Dr. Walter Grob bana doktora yapıp yapmak istemediğimi sordu Yani bende bir potansiyel gördü ve araştırma görevlisi olarak çalışmak isteyip istemediğimi sordu. Ben de kabul ettim ve doktora çalışmalarına başladım. Doktoramı tamamladıktan sonra, hukuk mesleğinin uygulamalı eğitim süreci olan Referendariat’a başladım. Bu dönemi bitirdikten sonra, akademik kariyerime devam etmeye karar verdim. Bu yol her zaman profesörlükle sonuçlanmak zorunda değildir. Çünkü akademik kariyer için üniversitede ders verme yeterliliği gerekir. Ve bunun için kapsamlı bir kitap yazmanız, çok fazla okumanız gerekir. Sonrasında büyük bir zorlukla karşılaşırsınız: Çünkü kendi üniversitenizde kalmanız mümkün değildir Almanya’da bu yasaktır, açık kadroları olan diğer üniversitelere başvurmanız gerekir. Ben de bu süreçte başarılı oldum. Önce Augsburg’da vekâleten ders verdim. Daha sonra Frankfurt (Oder)’a gittim. Ardından Osnabrück’ten teklif aldım. Sonrasında Gießen ve Augsburg’tan iki teklif daha aldım. Ancak her ikisini de reddettim ve 2008 yılından bu yana Osnabrück’te görev yapıyorum. Bu durumdan gerçekten çok memnunum, üniversitem bana çok iyi araştırma olanakları sunuyor.Çok değerli çalışma arkadaşlarım var ve bilimsel bağlantılarımı sürekli geliştirdim — özellikle de Türkiye ile. Bu durum beni ayrıca çok mutlu ediyor. Bir kez daha çok teşekkür ederim, bugün burada bulunmak benim için büyük bir mutluluk. Dr. Gözde Pişkin: Türk öğrencilerin Almanya’daki kariyer olanakları nelerdir? Prof. Dr. Arndt Sinn: Almanya’da eğitim gören Türk öğrenciler elbette diğer herkesle aynı kariyer fırsatlarına sahiptir. Birinci devlet hukuk sınavını (Erstes Staatsexamen) başarıyla tamamlayan kişi, hukuk eğitiminin temelini atmış olur. Ardından Referendariat adı verilen uygulamalı eğitimle, üç büyük hukuk mesleğinden birine yönelme imkânı elde eder. Bunlar avukatlık, savcılık veya hâkimliktir. Ayrıca akademik kariyere devam etme yolu da bu şekilde açılır. Ancak sorunuz, Türkiye’de alınan bir hukuk diplomasıyla Almanya’da çalışmanın mümkün olup olmadığına yönelikse, bu o kadar kolay değildir çünkü iki ülkenin hukuk sistemleri ve diploma denklikleri birebir örtüşmemektedir. Buna rağmen, elbette Almanya’da doktora yapmak mümkündür. Bir hukuk fakültesinde, uygun bir lisans veya yüksek lisans derecesine ve fakültenin doktora yönetmeliğinde belirtilen şartlara sahipseniz, doktora programına kabul edilip çalışmalarınızı sürdürebilirsiniz. Ayrıca göz ardı edilmemesi gereken bir diğer önemli nokta da, iş birliği fırsatlarıdır. Bir Türk hukukçu, avukatlık bürosunda çalışırken Almanya’daki hukuk bürolarıyla iş birliği yapma imkânı bulabilir. Dr. Gözde Pişkin: Öğrencilik ya da meslek hayatınızdan unutamadığınız bir anınız var mı? Prof. Dr. Arndt Sinn: Benim birçok unutulmaz anım var. Daha önce de bahsetmiştim, hocam olan Prof. Dr. Walter Grob’a çok şey borçluyum. Kendisinin bana yöneltmiş olduğu “Bay Sinn, benimle doktora yapmak ister misiniz?” sorusu kesinlikle unutulmaz anılarımdan birisidir. Bir hocanın size böyle bir soru yöneltmesi büyük bir onurdur. O zamanlar bu beni çok etkiledi, çünkü akademik kariyer önceden planladığım bir şey değildi. Sanırım insanlar hukuk okumaya başlarken, “Ah, ben profesör olmak istiyorum” diye düşünmezler. Bunun için önce araştırma yapmayı öğrenmek ve onu sevmek gerekir. Ayrıca bahsettiğim gibi, belirsizliklerle de başa çıkmak gerekir; örneğin bir fakültenin size davet göndermesi gerekir. Bu yolu gerçekten isteyerek yürümek gerekir. Bir hoca doktora yapmak ve sonrasında ders vermek isteyip istemediğinizi sorarak size bu kadar güvendiğini gösterdiğinde, bu gerçekten çok özel bir anı olur. Dr. Gözde Pişkin: Peki, Adana’da ve Türkiye’de en çok neyi seviyorsunuz? Prof. Dr. Arndt Sinn: Hmm, Türkiye’de en çok neyi seviyorum? İnsanların sıcaklığı. Türkiye’ye gelmek harika bir duygu. Arkadaşların yanına gelmiş gibi oluyorsunuz. Neredeyse aileyi ziyaret ediyormuş gibi hissediyorsunuz, çok içten karşılanıyorsunuz ve bu gerçekten muhteşem Geçmişte Türkiye’de çok güzel projeler gerçekleştirdik ve eminim ki Adana’da da verimli bir etkileşim ve harika projeler gerçekleştireceğiz. Peki Adana’da neyi sevdim? Bugün buradaki ilk günüm. En çok dağlarla gölün arasında oluşan kontrastı beğendim. Bu gerçekten çok etkileyici. Dr. Gözde Pişkin: Teşekkürler ben Adanalıyım , bu yüzden cevabınız beni mutlu etti. Ve son sorumuz Bir hukukçunun kütüphanesinde mutlaka bulunması gereken bir kitap öneriniz olur mu? Prof. Dr. Arndt Sinn: Evet, bir kitap önerim var tabi ki benim kitabım:) Hayır, şaka bir yana, bence her hukukçunun bir hukuk metodolojisi kitabı okuması gerekir (Juristische Methodenlehre). Hukuk metodolojisi çok kapsamlıdır; ceza hukuku ile ilgilenenler için de medeni hukuk veya kamu hukuku ile ilgilenenler için de gereklidir. Buradan çok şey öğrenilebilir. Benim öğrencilik yıllarımda beni en çok etkileye kitap Kaufmann’ın Hukuk Felsefesi (Rechtsphilosophie) kitabı oldu. Bu kitap, günümüze kadar süregelen sorunlar üzerine düşünmek için çok iyi bir kaynaktır. Hatta bu kitapta çevre sorunları da ele alınmıştır ki, bu konular bugün gerçekten çok tartışılmaktadır. Bu kitap sadece bir hukukçunun kütüphanesinde bulunmakla kalmayıp mutlaka okunmalıdır. Dr. Gözde Pişkin: Bu güzel röportaj için size teşekkür ederiz. Prof. Dr. Arndt Sinn: En içten teşekkürler.
Öz Geçmiş
Kısaca Prof. Dr. Arndt Sinn Prof. Dr. Arndt Sinn, günümüz Alman hukuk doktrininin en önemli ceza hukukçularından biri olarak kabul edilmektedir. Osnabrück Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Alman, Avrupa ve Uluslararası Ceza Hukuku, Ceza Usul Hukuku ve Ekonomi Ceza Hukuku kürsüsünün başkanı olarak görev yapmaktadır. Akademik kariyerini, ceza hukukunun ulusal sınırlardan taşan modern zorluklarına adayan Sinn, aynı zamanda üniversitenin Hukuk Fakültesi Dekanı ve Alman, Avrupa ve Uluslararası Ceza Hukuku Araştırma Merkezi'nin (ZEIS) Direktörüdür. Akademik Kariyeri ve Temel Başarıları Prof. Sinn'in akademik yolculuğu, Alman hukuk eğitim sisteminin kalbinde, Giessen'deki Justus Liebig Üniversitesi'nde başladı. Buradaki eğitiminin ardından hukuk alanında doktorasını (Dr. jur.) 2000 yılında tamamladı. Doktora tezi, o dönem için oldukça vizyoner bir konu olan "İnternette Cezai Sorumluluk Riskleri" (Strafbarkeitsrisiken im Internet) üzerineydi ve siber suçların hukuki çerçevesini incelemekteydi. Akademik kariyerindeki en önemli dönüm noktalarından biri, 2006 yılında Giessen Üniversitesi'nde tamamladığı habilitasyonudur (doçentlik tezi). "Organize Suçluluk - Alman Hukukunda Bir Suç Tipi Modelinin Temelleri" (Organisierte Kriminalität - Bausteine eines Modells zur Tatbestandsbildung im deutschen Recht) başlıklı bu çalışması, organize suçlarla mücadelede ceza hukukunun nasıl bir rol oynaması gerektiğine dair temel bir eser olarak kabul edilmektedir. Augsburg ve Bielefeld üniversitelerinde misafir profesörlük yaptıktan sonra, 2007 yılında Osnabrück Üniversitesi'ne tam zamanlı profesör olarak atanmıştır. Araştırma Alanları ve Uzmanlık Konuları Prof. Dr. Sinn'in araştırmaları, ceza hukukunun en dinamik ve karmaşık alanlarına odaklanmaktadır. Başlıca uzmanlık konuları şunlardır: Organize Suçluluk: Habilitasyon çalışmasının da temelini oluşturan bu alanda, organize suç yapılarının ulusal ve uluslararası düzeyde nasıl soruşturulacağı ve yargılanacağı üzerine çalışmaktadır. Avrupa Ceza Hukuku: Avrupa Birliği (AB) hukukunun ulusal ceza hukuklarına etkisini (harmonizasyon) ve Avrupa Kamu Savcılığı (EPPO) gibi kurumların işleyişini incelemektedir. Ekonomi Ceza Hukuku: Yolsuzluk, kara para aklama ve kurumsal cezai sorumluluk gibi konular, ekonomi ceza hukuku alanındaki temel çalışma başlıklarıdır. Terörizmle Mücadele ve Finansmanı: Terör suçlarının hukuki tanımı ve terörizmin finansmanının engellenmesine yönelik uluslararası ceza hukuku mekanizmaları üzerine yoğunlaşmaktadır. Siber Suçlar: Doktora tezinden bu yana siber suçlar, dijital deliller ve internetin ceza hukuku boyutuyla ilgilenmeye devam etmektedir. Liderlik ve Uluslararası Etkisi Prof. Dr. Arndt Sinn, sadece bir akademisyen değil, aynı zamanda önemli bir idareci ve politika danışmanıdır. ZEIS Direktörlüğü: Direktörlüğünü yaptığı Alman, Avrupa ve Uluslararası Ceza Hukuku Araştırma Merkezi (ZEIS), Avrupa'daki en prestijli ceza hukuku araştırma merkezlerinden biridir. Merkez, AB tarafından finanse edilen birçok projeye liderlik etmekte ve farklı ülkelerden akademisyenleri bir araya getirmektedir. Hukuk Fakültesi Dekanlığı: Osnabrück Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin Dekanı olarak fakültenin akademik ve idari yönetimine liderlik etmektedir. Uluslararası Tanınırlık: Çalışmaları uluslararası alanda büyük saygı görmüş, bu doğrultuda 2018 yılında Tayvan'daki Milli Kaohsiung Üniversitesi tarafından kendisine "Fahri Profesör" (Professor honoris causa - Prof. h.c.) unvanı verilmiştir. Danışmanlık: Hem Alman Federal Meclisi (Bundestag) hem de Avrupa Komisyonu gibi uluslararası kuruluşlar için ceza hukuku reformları, terörle mücadele ve organize suçlar konularında sık sık uzman görüşü sunan bir danışman olarak görev yapmaktadır.